Hobi Amaçlı Tarla

Son yıllarda şehirlerden sıkılan, yeşil alan hasreti çekenler, çocuğum toprakla buluşsun gibi nedenlerden dolayı birçok kişinin ufak tarlalar aldığını görüyoruz. Hatta hobi amaçlı tarla adı altında 400-500 m2’lik alanları pazarlıyorlar. Bu durumun çok masumane olduğunun farkındayım ama dışarıdan bakıldığında hiç masumane olmadığını, tarım ve geleceğimiz için bir felaket haline dönüşmeye başladığını söylemek isterim. Bunun sebeplerini sizlere açıklayacağım.

Tarla almadan önce kurulan hayaller
  • 800-1000 m2 büyüklüğünde ufak bir tarlam olsun. Fazlasına gerek yok
  • İçine meyve ağaçları dikeyim
  • Kendi tohumlarım ile sebze, meyve yetiştireyim
  • İçine ufak bir ev veya prefabrik bir ev yaparım.
  • Çocuğum için oynama alanları yaparım.

Hayallerin gerçekleştirilmesi için ufak bir tarla alınıyor. İlk başlarda herşey hayallerde olduğu gibi gidiyor. Etrafı çevriliyor, hemen meyve fidanları satın alınıyor. İnternetten fidanlar nasıl dikilir öğreniliyor ve dikiliyor. Domates, biber, patlıcan gibi sebze tohumları bulunuyor. Hatta bunların yerli (ata) tohum olmasına özen gösteriliyor. (En fazla telefonu bu konuda alıyorum. Ticari amaçlı istemiyorum ufak bir yer aldım, kendimiz için yetiştireceğiz. Lütfen ata tohum verebilirmisiniz) İçerisine ufak bir prefabrik ev yapılıyor ve 800 m2 harika bir alan haline getiriliyor. Hayallerde istendiği gibi oldu herşey.

Ama burada oyun bitiyor. Aslında yapılan tamamen bir oyun. Şehirde sıkılan, evde sıkılan kişinin ne yapacağını bilememesi ve kendine oyun araması. Nasıl bilgisayar oyunu bittiğinde bir daha oynamak istemezsiniz, aynı şekilde hayalde son noktaya vardığınızda sizin için o alan bitiyor. Sonra aşağıdaki sonuçlar ortaya çıkmaya başlıyor.

Üretim esnasında yaşanılan zorluklar ve istek azalması

İlk başlarken kendi cevizim, kuru incirim olacak hayaliyle başlandı. İncir fidanı bulundu ve dikildi. Ama incirin meyve vermesi ve bir evi doyurur hale gelmesi 7-8 yılı bulmaktadır. Bunlar bilinse bile önemsenmedi. İncirin dişi-erkek cinsinin olduğu ve döllenme olmazsa verim vermeyeceği zaten bilinmiyordu. Bunun gibi birçok teknik bilgi veya problem çözümleri ile ilgili hiçbir altyapı yok. 2-3 yıl geçtikten sonra incir ağacında sineklenme, ballık problemleri başladı. Dikmiş olduğunuz 10 meyve ağacından 4 tanesi kurumaya başladı. Eğer bunların yerine yenisini dikerseniz yine 3-4 yıl kaybedeceğinizi biliyorsunuz.

Domates, biber dikmek için yerli tohum bulmak için çok uğraştınız. Dikmiş olduğunuz sebzelerden istenilen verim alınamadı. Hergün sulama yapılması gerekiyor, çapalama yapılacak, ilaç, gübre, bakım gibi birçok problem ve iş ile uğraşmak gerekiyor. Sonuç olarak beklentinizin çok uzağında verim alıyorsunuz. İlk yıl bir heves ile gidilip gelindi ama devamında…

Birkaç yıl sonunda…

Hevesiniz kaçtı, 5-6kg domates alabilmek için 2-3 ay boyunca tarlaya gidip gelmeniz gerekti. Sonunda tarlaya gidip gelmemeye başladınız ve almış olduğunuz 800-1000 m2 alanı atıl hale getirdiniz. Bu noktada 2 hareket yapıyorsunuz veya yapma şansınız var.

  • Kalsın tarlamız belki ileride değerlenir ve yatırımlık olur.
  • Tarlayı satabilirsiniz ve alacak kişi muhtemelen sizin gibi birisi olacak.
SONUÇ

Köylerde bu şekilde atıl bırakılan, hiç işlenmeyen küçük küçük birçok tarla oldu. Yüzyıllardır köylülerin en kaliteli ürünleri üretmiş olduğu toprakları parça parça haline getirdik.

  • Yüzlerce binlerce işlenmeyen parça parça tarlalar oluşturuldu. Bir köylünün birçok aileye bakacak ürünü yetiştirdiği alanlarda, kendi evlerine bile ürün yetiştirilemedi
  • İşlenmeyen topraklar verimsizleşti ve sonraki yıllar için değersiz topraklar haline gelmeye başladı

Aslında en acı tarafı;

  • Yıllarca ürünleri para etmediği için para kazanamayan köylülerin ellerinden tarlaları aldık. Ellerinde işleyecek tarla bulamayan köylüler şehirlere göç ettiler. Anadolu topraklarının hafızalarını şehirlerde fabrikalara gönderdik ve gelecekte bizden biri olmalarını sağladık. Şu anda ülkemizin %7’si köyde yaşıyor ve köyde yaşayanların %50’si üretim yapan kişiler değil.

Şimdi kalkmış diyoruz ki. Bütün gıda ürünleri çok pahalı. Evet pahalı ve çok daha pahalı olmaya devam edecek. Çünkü üreten kalmadı.

Bu yazıyı kim olarak yazdım…

1800’lü yıllardan beri Karaot Köyü’nde yaşayan ve yaşamaya devam eden biri olarak yazıyorum. Köyümüz topraklarının yarısı parça parça yabancılara satılmış ve işlenmeyen yüzlerce toprak var. Yazmış olduğum yazıları köyümüzde ve çevre köylerde gözlemledim. Ama bu durum sadece köyümüz ile alakalı değil, ülkemizin bütün köylerinde aynı durumlar geçerli maalesef.

Benim sizlere akıl vereceğim bir durum yok. Sadece bir alan alırken tekrar düşünün ve sonuçlarının çok ağır olduğunun farkında olun lütfen. Hobi amaçlı tarla bence ülkemizin geleceği ile oynamaktır.

Karaot Köyü Üreticileri olarak görüşlerinizi ve düşüncelerinizi yazmanız bizi mutlu eder.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Ana Sayfa
WhatsApp
Instagram
Alışveriş
0